öğretmenin sitesi
  1.Sınıf Veli Toplantısı
 
…………………..OKULU 2009/2010 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 1-F SINIFI VELİ TOPLANTISI
 
TOPLANTI NO:1
TOPLANTI TARİHİ: 14.09.2009
TOPLANTI SAATİ: 11.00
TOPLANTI YERİ: ESKİ BİNA ÇOK AMAÇLI SALON
GÜNDEM:
1-Açılış ve gündem maddelerinin okunması
2-Kırtasiye ihtiyaçları
3-Performans proje ödevleri
4-Çocukların okul kaygısı ve okula alıştırmak için öneriler.
5-Devam devamsızlık durumları
6-Bitişik eğik yazı ve düzenli ders çalışma alışkanlığı kazanmanın önemi
7-Beslenme alışkanlıkları, beslenmenin önemi
8-Veli iletişim bilgileri, öğretmen veli işbirliğinin önemi
9-Yedi yaş çocuğunun özellikleri
10- Kitap okuma alışkanlıkları
11-Dilek ve temenniler.
KARARLAR:
1-Açılış ve gündem maddeleri okunduktan kısaca kendimden bahsedildikten sonra toplantıya geçildi.
2-Öğrencilerin kırtasiye ihtiyaçları velilere fotokopi şeklinde dağıtıldı. Bu fotokopiye göre:
a)Kurşun kalem, kırmızı kalem, kalemtıraş, silgi
b)Orta boy resim defteri
c)Kılavuz çizgili güzel yazı defteri
d)Matematik defteri
e)Oyun hamuru
f)Kuru boya, pastel boya
3-Öğrencilerin yılda bir kez proje ve her dönem her dersten performans ödevi alacakları belirtildi. Performans ödevlerinin sınıf içinde yapılacağı, proje ödevlerinin veli destekli olarak okul ile işbirliği içinde tamamlanacağı vurgulandı. Performans ve proje ödevlerinin mutlaka öğrenci tarafından yapılması, velinin müdahale etmemesi sadece kılavuzluk etmesi özellikle istendi.
 
4- Çocukların okul kaygısı ile ilgili;
Unutmayın ilk defa sizden ayrılıyor. Sizi özleyince görmek isteyecektir onun bu duygusu ile alay etmeyin. ''Çocuklar, kendilerini tam olarak neyin beklediğini bilmedikleri için korkabilir, endişe ve kaygı duyabilirler. Ailenin okul sürecini anlatması, uyum dönemi başlamadan okulu gösterip tanıtması yerinde olacaktır. Mümkün olduğunca doğal davranmak, bunun normal bir süreç olduğunu hissettirmek önemli. Unutmayalım, biz ne kadar büyütürsek, ne kadar endişeli ve heyecanlı olursak, çocuğumuz de aynı endişe ve heyecanı, korkuyu paylaşacaktır. Veliler, 'Artık okullu oldun, hayatında her şey değişecek' gibi cümlelerle, farkında olmadan çocuktaki kaygıyı artırabiliyor.''


 
 Okula bıraktığınızda ilk günlerde mutlaka “gitme burada kal” diyecektir. Sakın yapmayacaksanız “gitmiyorum burada oturacağım” demeyin çünkü sınıftan çıkıp sizi göremezse size olan güveni yıkılır ve terk edilme kaygısı yaşar.
 
Bazı çocukların, özellikle de okul öncesi eğitim almayanların, okula gitmemek için direnç gösterebilirler. Böyle durumlarda ''Tamam, bugün gitme, yarın gidersin'' şeklinde yaklaşımların, otoritenin ebeveynden çocuğa geçmesine ve çocuğun okuldan soğumasına neden olacaktır. Bu tip hatalara düşmeyiniz.
 
Çocuklara acele ettirilmekten rahatsız olurlar. Bu telaş, çocukların ihtiyaçları ve alışık oldukları günlük ritmin göz ardı edilmesine yol açacağı için onlarda değersizlik duygusu yaratabilir.
 
Çocuğunuzun okul eşyaları (çanta, kitap, temiz iç çamaşırlar vb.) için özel bir yer tespit edebilirsiniz. Böylelikle okula gelirken eşya arama telaşının önüne geçmiş olursunuz.·
 
Okula giderken giyeceği kıyafetleri tüm ayrıntılarına kadar, bir gün önceden onunla beraber hazırlayın.
 
 İlk günlerden itibaren çocuğunuzla sınıfa kadar girmemeye çalışın sizi sürekli sınıfa götürmeye çalışacaktır.
Çocuğunuzun okulda giyeceği kıyafetleri  ve kullanacağı eşyaları etiketlerseniz herhangi bir şeyini kaybetme endişesini ortadan kaldırmış olursunuz.
 
 Okul açılmadan önce uyku saatlerinizi sabitleyip rutin hale getirebilirseniz sabah uykusunu almış ve daha sakin olur.
 
 Çocuğunuzun kaybetmeyi göze alamayacağı veya paylaşmak istemeyeceği hiçbir eşyayı okula götürmesine izin vermeyin.
 
5- Özellikle I. Sınıfta devamın çok önemli olduğu, her gün yeni bir adım atıldığı çocuğun okula gelmemesinin başarısını ve motivasyonunu olumsuz yönde etkileyeceği belirtildi. Bir gün önceki dersi kaçıran öğrencinin geri kalmasından dolayı üzüleceği moralinin bozulacağı, adapte olmakta sorun yaşayacağı dile getirildi. Her ne kadar öğlenci bile olsak çocuğun erken yatıp erken kalkma alışkanlığı kazandırılmasının önemli olduğu, televizyona daha az zaman ayırmasının bu yaşlarda kazanabileceği bir alışkanlık olduğu belirtildi. “Ağaç yaş iken eğilir” atasözü vurgulanarak. Çocuklarımızın geleceğimizdeki önemi üzerinde duruldu.
6- İlköğretim I. Sınıfta eskisi gibi fiş yöntemi ile değil artık harf yönteminden gidildiği, bitişik eğik yazı kullanılacağı vurgulandı. Velilerin özellikle sessiz harflerde dikkatli olması evde “B” harfinin be diye okunmasının çocukta karmaşaya yol açacağı, “BABA” kelimesini okurken BEABEA sesini çıkarabileceği hatırlatıldı. Bu konuda destekleri istendi.
Sınıfta amacın öğrenciye okuma yazma alışkanlığı kazandırmak ve okulu sevdirmek olduğu, çocukların çok zorlanmaması ama mutlaka evde tekrar ve çalışma alışkanlığı kazandırılması gerektiği vurgulandı.
 
7- “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur”  sözünden yola çıkarak öğrencilerin yeterli ve dengeli beslenmesinin önemi vurgulandı. Hazır gıdalar yerine evde yapılmış besinlerin, kola, yapay meyve suları yerine süt ya da evde hazırlanmış doğal meyve sularının tercih edilmesi gerektiği belirtildi. Çocuklara harçlık verme konusunda biraz titiz davranmaları istendi. Sabah kahvaltılarını yapıp, öğlen yemeklerini yiyip gelmelerinin çok önemli olduğu dile getirildi.
            İkinci ders öğrencilerle beslenme alışkanlıkları kazanmaları ve yemek yeme kurallarının öğretilmesi için beslenme saati yapılacağı belirtildi.
 
 
8-  Velilere hazırladığım matbu dağıtılarak aşağıdaki bilgiler istendi.
Çocuğun adı soyadı:
Anne ve babasının adı:
Anne baba birlikte mi, ayrı mı?
Anne ve baba sağ mı?
Anne cep tel:
Baba cep tel:
Ev tel:
Baba iş tel:
Annenin işi:
Babanın işi:
Annenin en son mezun olduğu okul:
Babanın en son mezun olduğu okul:
Yakın bir akrabasının teli ve ismi:
Varsa anne nin mail adresi:
Varsa  babanın mail adresi:
Ev kaç odalı:
Çocuğun çalışma odası var mı?
Kaç kardeşi var?
Kardeşlerinin Adları:1.
                                   2.        
                                  
Kardeşlerinin Eğitim durumları:    1.
                                   2.
                                  
Ev kira mı, size mi ait?
Çocuğunuzun biliyorsanız kan grubu:
Alerjisi, sürekli hastalığı ya da düzenli kullandığı ilaç var mı? Lütfen açıklayınız.
 
Evinizde bilgisayar var mı?
Büyüyünce ne olmak istiyor?
Evde sizinle birlikte kalan (anneanne, dede, dayı vs )var mı?
Çocuğunuzun hoşlandıkları:
 
Hoşlanmadıkları:
Eklemek istediğiniz özel bir durum varsa belirtiniz.
9-Yedi yaş çocuğunun özellikleri aşağıdaki metinden hazırladığım slayt ile velilere izlettirildi.
Fiziksel – Motor Gelişim:
Bu yaş çocukları çok hareketlidir, enerjileri çok fazladır. Eğer bu enerji olumlu ve amaca uygun olarak kullanılamazsa, rahatsız edici düzeyde hareket halinde olma, kalem ısırma, tırnak yeme gibi yollarla dışa vurabilir. Öğretmenlerin derste sık sık aralar vererek, birçok çalışmayı çocuklara yaptıracak şekilde planlamaları (sıraları değişik biçimde düzenlemek, kalem, kağıt gibi ders araçlarını dağıttırmak vb.), sınıf içindeki hareketliliğin daha amaca yönelik ve işlevsel kullanılmasına yardımcı olabilir. Evde ise fiziksel hareketi kısıtlayıcı aktiviteler yerine, enerjilerini yapıcı şekilde dışa vurabilecekleri etkinlikler düşünmekte yarar olabilir. Ev ortamının buna uygun düzenlenmesi, anne babayı sürekli “dur, yapma, koşma, dikkat et…” gibi uyarılarda bulunmaktan kurtarabileceği gibi, çocuğu da “yaramaz” etiketinden koruyabilir. Örneğin evde eğer varsa, uzunca ve mümkün olduğunca boş (dantel örtülü fiskos masalarından, telefonun durduğu kocaman sehpalardan, üstü ve içi biblo dolu ne işe yaradığı kimse tarafından anlaşılamayan gümüşlüklerden vs. arındırılmış) bir koridor, bu yaş çocuğunun fiziksel enerjisini kimseye sıkıntı vermeden dışa vurabileceği uygun bir mekan olabilir. Burada asılı bir basket potasına atışlar yapabilir, bisikletiyle turlayabilir, bir uçtan bir uca zaman tutarak koşabilir, arabalarıyla yarışlar yapabilir, bebeklerini gezintiye çıkarabilir, evdeki basit eşyaları kullanarak çiftlik kurabilir, çadır kampı yapabilir, hayal gücü ve enerjisini dilediğince serbest bırakabileceği bir ortamın keyfini yaşayabilir.
Bu yaş çocuklarının dinlenmeye ihtiyaçları vardır. Fiziksel ve zihinsel çalışmalarda kolayca yorulurlar. Okulda derslerin bir hareketli ders ortamı, bir sakin ders ortamı olarak düzenlenmesi onların dinlenmesine fırsat yaratabilir. Aynı biçimde evde de dinlenmeleri için fırsatlar yaratmak uygun olur. Özellikle ödev yapma işinin kabusa dönüşmesini engellemenin bence birinci şartı, çocuğun “çocuk” olduğunu unutmamaktır! Onlara “küçük memur” muamelesi yapmak, evde gereksiz ve çözümsüz çekişmelere yol açacağı gibi çocukluklarına da yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Sadece onların dinlenme şekilleri farklıdır. Siz televizyon karşısında ayağınızı uzatarak oturmakla veya gazete okumakla (yani pasif fiziksel aktivitelerle) dinlenmeyi tercih ederken, çocuğunuz hoplayıp zıplayarak, oyuncaklarını ortaya dökerek dinlenmeyi isteyebilir. Ona çizgi film izleyebileceği, oyun oynayabileceği serbest zamanlar tanımak okul uyumunu da kolaylaştırabilir.
Bu yaş çocuklarının büyük kas gelişimi, küçük kas gelişimine oranla daha iyidir. Kalem tutmak ve buna benzer etkinlikler, küçük kas gelişimidir. Öğrencilere, özellikle ilk sınıflarda çok fazla, uzun süren yazma ödevleri verilmemesi uygun olabilir. Küçük kas gelişimini hızlandırmak için, örneğin evde resim yapma çalışmaları yararlı olabilir. Logo türü oyuncaklar hem dikkat üzerinde hem de kas gelişimi üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Kesip yapıştırma etkinliklerinin de küçük kas gelişimine yararlı etkisi olabilir. Evde rahat bir ortam hazırlayarak, çocuğunuzun hayal gücünün ve kas sisteminin gelişimine katkıda bulunabilirsiniz. Hele bir de duvardaki bir panoda eserlerini sergileme olanağı tanırsanız, bu onun için çok zevk aldığı bir aktivite haline gelebilir. Zorlayarak onu bıktırmanın ters tepeceğini hatırlatmaya gerek görmüyorum!
Bu yaş çocukları küçük harfleri ve nesneleri görmede zorlanabilirler. Öğretmenlerin sınıf içi çalışmalarda tahtayı kullanırken dikkatli davranmaları ve ayrıca göz bozukluklarına karşı hassas olmaları önerilir. Eğer çocuğunuz özellikle okulun ilk yılında okuma güçlüğü çekiyorsa, aklınıza gelmesi gereken ilk şey bir göz muayenesi olmalıdır. Evde çalışırken yararlanabileceği bir yazı tahtası çok işe yarayabilir. Bu tahta, hem yapıcı bir oyuncak (örneğin öğretmencilik oyununda) hem de kalem tutma ve yazı yazma becerisinin gelişimine katkıda bulunacak bir araç olabilir. Kendisi için yeterli büyüklükte yazı yazma olanağı tanıması açısından da yararlıdır.
Bu yaşlarda çocukların fiziksel etkinlikleri çok fazladır. Hiç durmazlar, ancak bu hareketlilik sırasında etraftaki tehlikelerin çok fazla farkında olmayabilirler.Bu yaş çocuğu kendini zararlı aktivitelerden koruyamayabilir. Bunun bir sebebi, tehlikeyi farkında olmayışı diğer sebebi ise kas kontrolünün zayıf oluşudur. Ev ortamının mümkün olduğunca fiziksel olarak çocuğa zarar verebilecek eşyalardan (köşeli cam sehpalar, yüksek eşikler, kapanmayan dolap kapakları, takılabileceği büyük vazo ya da saksılar vs.) arındırılmış olması kaza riskini azaltabilir.
Sosyal – Duygusal Gelişim:
Arkadaş seçiminde daha titiz olmaya başlarlar. 1-2 tane iyi ve sürekli arkadaşları olabilir, düşmanları da (sevmedikleri) ! Sırdaş olmak çok önemlidir, ancak çok iyi sır sakladıkları söylenemez. Özellikle okul uyumunda arkadaşlarının rolü büyüktür. Okulda arkadaş ilişkileri iyi gidiyorsa, okulu oldukça severler ama ilişkilerinde ters giden bir şeyler varsa okula gitmek istemeyebilirler ya da gönülsüz giderler.
Küçük grup oyunlarını severler, ancak bu devrede moral (ahlaki) gelişim yönünden kuralları kesin ve değişmez olarak algıladıkları için, grup oyunlarında kuralların değiştirilmesine (az da olsa) tepki verirler. İki kişi oynarken her şey yolundayken ortama üçüncü birinin girmesi işleri karıştırabilir. Burada daha çok birinci tercih olamama kaygısı hakimdir. Bu yaş çocuklarının hemen hepsinde arkadaşları tarafından ilk tercih edilen kişi olma isteği vardırBu yüzden siz anne babalara, içeriği sık sık değişen arkadaş sorunlarına adapte olmanızı öneririm.
Kavgaları, münakaşaları sık sık olur. Bu yaşlarda erkek çocukların fiziksel saldırganlığı, kız çocukların ise sözel saldırganlığı daha çok yeğlediği gözlenir. Birbirlerine karşı oldukça acımasız eleştiri ve davranışları olabilir. Çok radikal kararlar verip, bunları uygulamaktan derhal vazgeçebilirler.
Bu yaş çocuğu eleştirilere karşı çok hassastır. Özellikle destek ve övgü çocuk için çok önemlidir. Bu yaş, çocuğun kendini kolayca “üretken” veya “beceriksiz” hissedeceği bir devredirBaşarısızlıktan, tıpkı bizler gibi, hoşlanmazlar. Sürekli başarısızlıkları yüzlerine vurulursa, kolayca düşük benlik saygısı geliştirebilirler. Mutsuz hissederler ve motivasyonları düşer. Başarısızlık, kaçınılması olanaksız bir kader gibi görünebilir gözlerine ve çabalamaktan vazgeçebilirler. Bu noktada anne babanın hassas davranması gerekir. Eksik ve zayıf yanlarının görmezden gelinmesini önermiyorum ama bunların nasıl iletildiği çok önemlidir. Kırgın, kızgın, hayal kırıklığına uğramış ve ümitsiz bir yaklaşım çocuğu o konuya küstürebilir. Yüksek bir beklenti ise üzerinde yoğun bir baskı hissetmesine ve denemeden vazgeçmesine sebep olabilir. Bunun yerine anne babanın başarısızlıklarda bile olumlu birşeyler bulmaya çalışması ve onu yüreklendirmek, geliştirmek için nasıl bir yardımda bulunabileceği sorunu kendine yönelterek işe başlaması yararlı olabilir. Hatta bu soruyu direk çocuğa sormak, kişilik gelişimi adına son derece yapıcı bir davranıştır.
Artık 7 yaşlarındaki çocuk, karşısındaki kişilerin duygularına karşı da daha hassastır. Özellikle yakın çevresini “hayal kırıklığına uğratmaktan” çok korkar. Onun davranışlarına karşı hissettiklerinizi “ben dili” ile iletmek bu noktada çok önemlidir. Aile içinde olan biteni izlemeye başlar ve gerginliklerden uç sonuçlar çıkarabilir. Örneğin anne babasının basit bir tartışmasını boşanmayla sonuçlanabilecek trajik bir olay olarak algılayabilir (hele bir de arkadaşları arasında anne babası boşanmış olanlar varsa!).
Bilişsel Gelişim:
İlkokul çocuklarının öğrenmek, üretmek için güdüsü çok fazladır. Öğretmene ve anne babaya düşen, bu güdüyü en iyi biçimde değerlendirmeye çalışmaktır. İlgi çekici, renkli ve kolay izlenebilen materyallerle çocukların bu ilgileri desteklenebilir. Ürettiklerini beğenmek ve ödüllendirmek ise anne babanın asli görevidir!
İlkokul çocukları, konuşmaya, tekrarlamaya çok meraklıdır. Yazmaya ilgi ve merakları daha azdır. Bu yaş çocuklarını sınıfta öğretmenin, evde anne babanın sık sık sıraları geldiğinde konuşmaları ve sıralarını beklemeleri konusunda uyarması gerekir. Özellikle yoğun geçen bir iş gününün ardından çocuğunuzu dinlemek çok güç olabilir ama son bir çabayla ona zaman ayırmaya çalışmanızı öneririm. Aktif olarak ona ayıracağınız sadece yarım saat bile, onun bu gereksinimini karşılamaya yetebilir. Unutmayın birlikte geçirilen zamanın niteliği niceliğinden çok çok daha önemlidir!
Bu yaş çocukları,aynı zamanda şikayet etmeyi de çok severler. Bu onların moral (ahlaki)
gelişimde kuralları katı bir biçimde algılamalarından ve davranışın ardındaki niyeti henüz
dikkate alamamalarından kaynaklı olabilir. Ayrıca çok sevdikleri öğretmenlerinin, anne babalarının dikkatlerini çekmek ya da kıskançlık gibi nedenlerle de bu davranışı gösteriyor olabilirler.
Bu yaş çocukları somut düşünme döneminde oldukları için, çoğunlukla görerek ve yaparak öğrenirler. Bu nedenle söylediklerinizden çok davranışlarınızın önemli olduğunu unutmayın! Sözcükler ve dolayısıyla konuşma soyuttur. O sizin davranışlarınızı öğrenir. Çocuğunuz sizi dinlemiyor ya da önemsemiyor ama zihinsel gelişim olarak konuşmanızı bir başka zaman, olay ve mekana taşıyamıyor. Konuşmaları, o olaya, o zamana ve o mekana özgü olarak değerlendirebiliyor. Çok benzer olaylarda bile ilişkilendirme ve bilgiliyi transfer etme becerisinden henüz yoksun olduğu için, saatlerce konuşmak yerine, doğruyu somut olarak göstermek onun için çok daha anlaşılır. Örneğin küçük bir yalanını yakaladığızı ve saatlerce “yalan söylemenin” nasıl da kötü bir davranış olduğunu örneklendirerek anlattığınızı, ardından çalan telefona onun cevap vermesini ve sizin için “evde yok” demesini istediğinizi düşünelim. Bu durumda, çocuğunuz “yalan”ın ne kadar kötü ve kaçınılması gereken bir davranış olduğunu değil, gerektiğinde başvurulabilecek bir davranış olduğunu öğrenir.
 
10-Kitap okumanın öğrencinin okumasını hızlandıracağı kavramasını kolaylaştıracağı gibi boş zamanları da en iyi şekilde değerlendiren aktivite olduğu belirtildi. Ailede mutlaka okuma saatleri yapılmasının, velilerin günün belli bir saatinde televizyonu kapatıp 15-20 dakika başlarda daha sonra bu zamanın uzatılarak okuma saatleri yapılmasının önemi vurgulandı. Çocuğun okumaya geçinceye kadar  evde ona kitap okunabileceği, kelimelerle arasının da iyi olmasına ve okumasının daha akıcı olmasına katkıda sağlayacağı belirtildi. Müzik nasıl ruhum gıdasıysa kitapta beynin gıdası denildi.
 
11- Velilerden toplantıya katıldıkları için teşekkür edildi. Son olarak çocuklarını anlatan bir mektup yazmaları istenerek toplantıya son verildi.                                                                                                                                                                               
 
 
   
 
mehtapkilic.tr.gg
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol